Mutfağın tarihi gelişimi içersin de mekanda verimliliği artırmaya yönelik düşüncelerin ön plana çıktığı yıllar 1900 lere rastlar. Bu yıllarda kadının yükünü hafifletmek,yapılacak işleri basitleştirmek ve mutfağı mümkün olduğunca rasyonel şekilde yapılandırmak tasarımın temel ilkesi haline gelmiştir. 1920′lerin hemen hemen tüm büyük mimarları bu temel ilkeyi ön planda tutarak mutfak tasarımları yapmışlardır. Bu gelişimin ilk örneği ise Margarete Scütte Lihotzky’nin 1926 yıllında tasarladığı Frankfurt Mutfağı’dır. Lihotzky, mutfağı bir çalışma laboratuvarı gibi düşünmüştür. Tesisat ve sabit eşyaları detaylı bir biçimde tasarlamış ve her biri arasında optimum çalışma mesafesi olacak şekilde konumlandırmıştır. Lihotzky’nin 6,5m2 den daha küçük olan bu mutfağı, bir çok meslektaşı için çıkış noktası olmuştur.
Mutfak, diğer mekanlara kıyasla evin en önemli çalışma alanıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda mutfakta gün içersin de ortalama 2 saat zaman geçirildiği, dolapların 80 kereden fazla açılıp kapatıldığı ve birbirinden farklı işlevlerin en az 50 kez tekrarlandığı görülmüştür. Tüm bu aktivitelerin vücudu zorlamadan ve en kısa sürede gerçekleştirilebilmesi için o mutfağın ergonomik açıdan doğru kurğulanması gerekmektedir. Mutfakta ergonomi konusunda 1912 yılında amerikalı Christine Fredericks tarafından mutfak mobilyaları ve ekipmanlara erişimle ilgili “ip çalışması” yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda aynı mutfakta sadece fırının yeri değiştirilerek ortalama 53m daha fazla yüründüğü belirlenmiştir. Bu ise mutfağın ergonomik açıdan doğru tasarlanmasının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Kaynak : kadinca.us